NATO ya da Rusya, hepsi de halklarından nefret ediyorlar

Imprimir
23 şubat 2022

Putin, 2014'te kendilerini özerk ilan eden Ukrayna'nın Rusça konuşulan bölgesi olan Donbass'ın iki cumhuriyetinin bağımsızlığını resmen tanıdı. Halkı koruma bahanesiyle hemen oraya Rus birliklerini gönderdi.

Bu karar Batılı liderlerin aşırı öfkesini tetikledi. Ne de ikiyüzlüler! Haftalardır Putin'i Ukrayna'nın işgaline hazırlanmakla suçluyorlar. Haftalardır Romanya ve Polonya'da konuşlandırılan ABD askerlerini güçlendirerek ve Ukrayna'ya silah sevkiyatlarını artırarak baskıyı arttırıyorlar.

Biden ve ABD yönetimi barış savunucusu olarak poz veriyor. Ancak otuz yıldır Rusya'yı, Sovyetler Birliği'ni izole etmek için Soğuk Savaş sırasında inşa edilen bir askeri örgüt olan NATO üsleriyle kuşattılar. 2015'ten bu yana, Amerikan askerleri üç Baltık ülkesinde, Gürcistan'da ve bazı Orta Asya ülkelerinde Rusya sınırlarında konuşlandırıldı. Putin'in askerlerini görevlendirmesi bu ablukayı gevşetmek içindi.

Putin açıkçası , Donbass, Ukrayna veya eski Sovyetler Birliği'nin herhangi bir bölgesinde yaşasalar da, Rus nüfusunu savunmak için hareket etmiyor. Putin, baskıcı bir devlet aygıtının başında, bürokrasinin çıkarlarını ve ülkenin kaynaklarını yağmalayan milyarderleri savunan bir diktatördür. Temsil ettiği oligarşlerin ayrıcalıklarını savunmak için Rus gücünü güçlendirmek istiyor.

Putin Televizyonda yayınlanan konuşmasında, Rusların ve Ukraynalıların uzun ortak tarihine geri döndü. Lenin ve Bolşevikleri, 1922'de Çarlık İmparatorluğu ya da bürokrasinin SSCB'sİ olarak Rusların egemen olduğu merkezi bir devlet değil, özgür bir federasyon, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği'ni kurmakla suçladı...

Çarlık olan halkların hapishanesini kıran, büyük koalisyon güçlerinin yumurtadan çıkardığı korkunç bir iç savaşı kazanan Bolşevikler, eski Rusya'nın tüm halklarının özgür ve bilinçli bir birlikteliğini kurmanın mümkün olduğunu gösterdi. Yoksunluklara rağmen, tüm dilleri ve kültürleri teşvik ettiler. Farklı halkların - Ruslar, Ukraynalılar, Gürcüler, Azeriler, Kazaklar ve diğerleri - geniş ve planlı bir ekonomide birlikte gelişmesini mümkün kıldılar.

Bolşevik Devrimi'nin başarılarının çoğunu yok eden şiddetli Stalinist diktatörlüğe rağmen, bu ortak gelişme 1991'e kadar devam etti. Ayrılmak isteyen Sovyetler Birliği halkları değildi. Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını ilan eden Moskova, Minsk ve Kiev bürokratlarıydı. Politikacılar,eski Yugoslavya'da olduğu gibi, beyliklerinin her birini elden çıkarmak ve azami serveti yağmalamak için milliyetçiliği şiddetlendirerek, iç savaşları, etnik arınmaları ve dışa göçü tetiklediler.

Ukrayna ve Rusya arasında sınırlar aileleri ayırdı ve hareketi engelledi. Nüfus korkunç bir ekonomik çöküş yaşadı, devlete ait işletmelerin ve kaynakların mafyalar tarafından yağmalanması sözkonusu oldu. Ukrayna'da, 2014'te Batı yanlısı aşırı milliyetçilerin klikleri ile Rus yanlısı oligarklar arasındaki rekabet bir iç savaşa dönüştü. Ukrayna, emperyalist liderlik ile Kremlin arasında kanlı bir rekabet arenası haline geldi.

Bunun ilk kurbanı Ukrayna nüfusu oldu. Bombalandı ve yoksulluğa sürüklendi. Batılı liderler kendilerinin onu koruduklarını iddia ediyorlar ancak hiçbir şey yapmıyorlar; kan ve gözyaşları akıyor. Avrupa Birliği'ne girişini ve orada elde edebileceği birkaç faydayı reddettiler. Ekonomik bir destek olarak, bankacılar Ukrayna'ya fahiş faiz oranları uyguluyorlar.

Ukraynalıların kaderi, Bidens, Macron ve diğer emperyalist liderlerin bizim adımıza konuşmasına izin verirsek, tüm halkları bekleyen bir kaderdir. Putin'le yaptıkları yalancı pokerin amaçlarından biri bizi gelecekteki savaşlarını kabul ettirecek bir konuma getirmek. Bu sözde Demokratlar diktatör Putin'den daha iyi değildir. Putin+in Kazakistan diktatörünün Ocak ayındaki halk isyanını bastırmasına yardım etmek için paraşütçülerini göndermesine hiç ses çıkarmadıkları unutulmamalıdır.

Emperyalist liderler ve oligarşlerin lideri, baş kaldıran işçileri bastırmaya gelince iyi arkadaş, dostturlar !

LO Başyazı 23.02.2022